Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Terzi Baba Türbesi

Resim
Asıl adı Muhammed Vehbi olan Terzibaba, 1779-1848 yıllarında yaşamıştır. Mesleği terzilik olduğundan, "Terzibaba" adıyla anılmıştır. Tasavvufi konuları içeren "Kenzil Fütuh" adlı bir eserleri mevcuttur. Beldenin manevi mimarı Terzibaba'nın mezarı, kendi adıyla anılan şehir mezarlığının içindedir. Kutsal bir manevi kişiliğe sahip olan Terzibaba'nın türbesi, halk tarafından ziyaret edilmektedir.  İlgili Aramalar: Terzi Baba Türbesi , Terzi Baba Türbesi Erzincan , Terzi baba türbesi nerede ,

Erzincan Acemoğlu Şehitliği

Resim
22 Nisan 1996 günü Saat: 14.00 de 4. Zrh.Tug.K.lığı iç güvenlik Harekat görevine giden askeri aracın Acemoğlu Köprüsünden Fırat nehrine uçması sonucu anıtta isimleri yazılı 14 asker şehit olmuştur. Ruhları Şadolsun. Bu kısımdan fırat nehrine düşen askerler ve araç hala bulunamamıştır. Nehir Sarp Kayalıklardan oluşuyor.. İlgili Aramalar: Erzincan Acemoğlu Şehitliği

Erzincan Girlevik Şelalesi

Resim
  Erzincan Girlevik Şelalesi Erzincan’a 14 km. uzaklıktaki Beytahtı (Kaynayan Göl), 10 km. kuzeydoğusundaki Ekşisu, 33 km. uzaklıktaki Girlevik Çağlayanı, ilin 28 km. güneydoğusundaki çağlayan önemli doğal varlıkları arasındadır. Erzincan'ın 30 km. güneydoğusunda, Çağlayan nahiyesinde bulunan Şelale, doğal güzellikleri ve dinlenme yerleri ile ilgi çekmektedir. Şelalenin hemen yanı başında piknik yapmak hayli keyiflidir. Yakınındaki lokantalarda bulunan üretme havuzlarında yetiştirilen alabalık ve özel olarak hazırlanan ızgara tavukla, yerli ve yabancı turistlere hizmet verilmektedir. Girlevik Şelalesinin suyu Kalecik Köyü’ndeki kayalıklardan dokuz ayrı yerden kaynar ve bir dere yatağı vasıtası ile şelaleye kadar ulaşır. Şelalenin yüksekliği 30-40 m. olup, yöreye özgün taştan oluşan üç kademe halindedir. Şelalenin çevresi bitki örtüsünden ötürü yöre halkının mesire yerleri olarak yararlandığı en önemli dinlenme yeridir.

Kemah Kalesi Erzincan

Resim
Anadolu'nun en eski ve tabii kalelerinden biri olan Kemah Kalesinin kuruluşu, Hitit-Urartu dönemine kadar uzanmaktadır. Sarp kayalar üzerinde kurulu olan Kalenin, iç içe iki yapısı olup, çevresi surlarla çevrilidir. İlgili Aramalar: Kemah Kalesi , Kemah kalesi elazığ , Elazığ Kemah ,

Harputtaş, Karpata

Resim
Elazığ (Harput), Paleolitik Çağdan (yontma taş) itibaren çeşitli toplulukların yerleştiği bir alan olmuştur. Elazığ, eski çağlardan bu yana bir çok toplumun yerleştiği, farklı kültürlerin geliştiği bir yer olmuştur. Özellikle yöredeki höyüklerde yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen kalıntı ve buluntuların çeşitliliği, köklü bir tarihe ve kültür varlığına sahip olduğunu göstermektedir. Elazığ yöresindeki ilk arkeolojik araştırmalara 1945 yılında başlanmış ve belirli aralıklarla sürdürülmüştür. Geniş çaplı arkeolojik araştırma ve kazılara Keban Baraj Gölü altında kalacak olan yerleşim alanlarının kurtarılması amacıyla 1960’larda başlanmıştır. Doğu Anadolu’nun kültür tarihini aydınlatan Ağın, Kalaycık, Aşvan, Boytepe, Fatmalı-Kalecik, Kaşpınar, Haraba, Han İbrahim Şah, Korucutepe, Norşuntepe, Tepecik, Tülintepe, Körtepe, Değirmentepe kazıları yöredeki ilk yerleşimin Paleolitik Çağda başladığını göstermiştir. Ayrıca yöre tarihi ile ilgili ilk yazılı bilgile

Üç Lüleli Çeşme

Resim
    Elazığ, Harput’un girişinde bulunan Üç Lüleli Çeşme 1906 yılında yaptırılmıştır. Moloz taş ve tuğladan yapılan çeşme derin bir eyvan içerisinde yer almaktadır. Yuvarlak kemerli bir bölümün içerisinde çeşmenin ayna taşı ile yalak taşı bulunmaktadır. Günümüzde kullanımını sürdürmektedir.. İlgili Aramalar: 3 lüleli çeşme , Üç lüleli çeşme

Buzluk Mağarası

Resim
Elazığ’a 11 km. uzaklıkta bulunan Buzluk Mağarası, yaz aylarında da içerisinde sütunlar halinde buzlar bulunduğundan ötürü Buzluk Mağarası ismi ile tanınmıştır. Bu mağaranın Harput tarihi ile eşdeğer olduğu ve Urartular döneminde de bilindiği kaynaklardan öğrenilmektedir. Buzluk Mağarası jeomorfolojik yapısından dolayı burada klimatolojik koşullar ile hava sirkülasyonundan ötürü yaz ayları içinde de doğal olarak sarkıt ve dikitler, bazı bölümlerde de buz tabakaları oluşmaktadır. Kış aylarında ise bunun tam tersine mağara içerisinde sıcak hava akımı meydana gelmektedir. Buzluk Mağarası Türkiye’deki mağaralar arasında önemli yeri olan bir mağaradır. 1990 yılında mağara içerisine merdiven yapılmış ve aydınlatılması yapılmıştır. Elazığ’ın turistik bir yöresidir. İlgili Aramalar : Buzluk Mağarası , Magarada buz , Buzluk magarası nerede .? , Yazın buz olan mağara,

Arab Baba Türbesi

Resim
Selçuklulardan IV. Kılıçarslan’ın oğlu, III.Gıyasettin Keyhüsrev zamanında H.678 yılında inşa edilmiştir. Minaresi dıştan türbe ile mescidin tam orta kısmına gelen bölümde yapılmıştır. Kapısı mescidin içindedir. Kaidesi alttan beşsıra taş üstünde alçı ve sıva izi görülen ve hemen hiçbir Selçuklu Mescidinde bulunmayan emsalsiz sırça bordürlüdür. Mescit kare planlıdır. Selçuk üçgenleri bu kübbeye geçirilir. Kubbe içinin kornişlerinin çinili olduğu bilinmektedir. Korniş ve çinilerle süslenen mihrabın üst kısmı beş dişlidir. Büyük kemeri vardır. Arabesk plament ve su yolludur. Türbenin alt kısmında ise mumyalı bir ceset mevcuttur. Halk arasında Arapbaba" diye anılır.   İlgili Aramalar: Arab Baba Türbesi , Arab baba kimdir , Arab baba türbesi nerededir , Arab baba türbesi elazığ, Elazığda gezilecek yerler

Elazığ Ulu Camii

Resim
Harput’ta Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafından H.551 (M.1156-1157) yılında yaptırılan camii, Anadolu'daki en eski ve en önemli yapılardan birisidir. Cami; dikdörtgen planlı, dışa kapalı görünümlü olup, minaresinin eğri durumda oluşu ve tuğlalarının süsleme öğesi olarak kullanılması bakımından ilgi çekicidir. Harim son cemaat ve avlu olmak üzere üç bölümden yapılmıştır. Caminin iç duvarları kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Cami halen ibadete açıktır.  İlgili Aramalar: Elazığ Ulu Camii , Elazığ camisi , Elazığda camiiler , Elazığda gezilecek yerler

Meryem Ana Klisesi Elazığ

Resim
  Tarihin her döneminde Anadolu’da kurulan medeniyetlerin büyük önem verdiği Harput adeta medeniyetlerin buluştuğu bir kent konumunda olmuş. Yıllarca Müslümanlar, Ermeniler ve Süryanilerin iç içe yaşadığı Harput’ta kültürel etkileşim öylesine fazla olmuş ki bu kültürler Harput kültürüne katkı sağladığı gibi Harput’ta bu milletlerin kültürlerine çok şeyler katmıştır. Nüfusu Osmanlının son dönemlerinde beş yüz binlerle ifade edilen Harput II Mahmut döneminde bugünkü Elazığ’ın bulunduğu yere nakledilince hızla önemini yitirmeye başlamış. Kent hızla nüfus kaybederken geride kalan eserler ve evler bakımsızlığında etkisiyle yıkılmaya başlamış. Günümüzde kültürel etkileşimin izlerine rastlamak hala mümkün, Urartulardan kalan Kalesi, Beylikler döneminden kalan camileri, Süryani kilisesi, hamamları ve türbeleri ile kent boşalmış olsa da tarihin izlerini yaşatmayı başarabilen Harput, kültür miraslarımızdan biri olarak zamana, doğa ve insani tahribatlara rağmen varlığını sürdürme

Harput Kalesi

Resim
Tarihi Harput şehrinin güneydoğusunda, Elazığ ovasına egemen bir konumda bulunan kalenin Urartular döneminde inşa edildiği bilinmektedir. Kalenin Roma, Bizans ve Arapların eline geçtiği tarihi belgelerde mevcuttur.Kale hakkında çeşitli efsaneler anlatılmaktadır. Bir rivayete göre kalenin yapımı sırasında harcın hazırlanması sırasında su yerine süt kullanıldığı, bu nedenle Harput Kalesi'nin bir adının da Süt Kalesi olduğu söylenmektedir. İlgili Aramalar: Harbut Kalesi , Süt Kalesi, Elazığ Harput kalesi, harput kalesi fotografı , elazığ harput kalesi

Gazi Mihal Bey Köprüsü

Resim
  Gazi Mihal Bey Köprüsü Osmanlı döneminden yadigar, Tunca nehri üzerinde kurulmuş ilk köprüdür. Bizans Tekfuru iken müslüman olarak Osmanlı tebaasına katılarak akıncı beyliği görevini üstlenen, Mihaloğulları ailesinden Gazi Mihal Bey tarafından 1420 (H.823) yılında, kentin kuzeybatısında, bugünkü Kapıkule-Bulgaristan'a giden yolda Tunca nehri üzerinde inşa ettirilmiştir. Bizans döneminde aynı yerde Mikhael Palaiologos tarafından yaptırılan bir köprünü olduğu bilinmekte, Gazi Mihal Beyin köprüyü yeniden yapılırcasına inşa ettirdiği tarihi kaynaklarda geçmektedir. Bu köprü Edirne'nin fethinden sonra Tunca üzerine yapılan ilk kagir köprüdür. 125 m. uzunluğunda 5.50 m. genişliğinde dokuz sivri kemerli köprüyü 1544 (H.951)'te Kanuni Sultan Süleyman'ın onarttığını belirten kitabesi vardır. Kitabesinde şöyle yazmaktadır. "Yıllariyle olup bi cisr medid Dabr-ı pay-i zamaneden anın Emr-i Şah-ı cihan-Penahiyle Göricek Sun'i anı böyle latif Ge

Edirne Tabyaları

Resim
Küçük kalkanlarla savunulan koca bir şehir... Duvar kalınlığı bir metreyi geçen taş ve tuğla duvarlardan inşa edilmiş 30 adet tabya(*), Balkan Savaşı'nda önemli rol oynamış ve tarihe geçen Edirne savunması 155 gün boyunca bu tabyalardan yapılmıştır. 1829 Osmanlı-Rus savaşında, Edirne ve yöresinin Rusların eline geçmesi nedeniyle ilerde tekrar Edirne'nin yıkıma uğramaması için kentin 4-5 km uzaklarında tabyalar yapılmıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ndan önce bu tabyaların onarımı yapılarak bazıları ahşap, bazıları da taştan yapılarak Edirne'nin savunmasında önemli yer tutmuşlardır. 1893 yılında Tahir Paşanın başkanlığında kurulan bir komisyon tabyaları yeniden inşa ettirmiş, bazılarını da onarmıştır. 1903 yılında ise kalınlığı bir metreyi geçen taş ve tuğla duvarlardan yapılan 30 adet Tabya Balkan Savaşında önemli rol oynamış ve Edirne savunması 155 gün boyunca bu tabyalardan yapılmıştır. Balkan Harbi'nde Edirne'yi savunan tabyalardan Hıdı

Edirne Kalesi ve Surları

Resim
Edirne Kaleiçi’nde bulunan Edirne Kalesi’ni Roma İmparatoru Hadrianus (117-138) yaptırmıştır. Bizans İmparatoru I.Iustinianus (527-565) döneminde onarılmış ve bir çok kısmı yeniden yapılmıştır. XIX.yüzyıla kadar çeşitli onarımlar geçiren bu kale 360.000 m2.lik geniş bir alanı kaplıyordu. Kale blok taşlardan oluşmuş dikdörtgen planlı idi. Kalenin her köşesine silindirik, kesme taştan birer kule eklenmiştir. Bugün bu kulelerden bir tanesi ayakta olup, yakın tarihlere kadar saat kulesi olarak kullanılmıştır. Kulelerden diğerleri Osmanlı döneminde hapishane olarak kullanılmıştır. Bu kuleler Kafes Kapı, Germe Kapı Kulesi ve Zindan Altı Kulesi isimleri ile tanınıyordu. Evliya Çelebi saat kulesi olarak kullanılan kuleden Makedon Kulesi olarak söz etmektedir. Ayrıca bu kulelerin arasında on ikişer burcun bulunduğu bilinmektedir. Kalenin 9 giriş kapısı olup, çevresi hendeklerle çevrili idi. Bu kapılara Kule Kapısı, Topkapısı, Yerli Kapı, Kapı Kapısı, Uğrun Kapı, Manyes Kapı

EDİRNE SARAYI

Resim
  EDİRNE SARAYI: Şehrin kuzeyinde, Tunca  Nehri kenarında, 300-355.000 m2 lik bir alana kurulmuş olan sarayın yapımına, 1450'de 1. Murat zamanında başlamıştır. Hükümdarın ölümü üzerine bir süre durmuş olan saray inşaatı, Fatih Sultan Mehmet tarafından 1475'te tamamlanmıştır. Kanuni Sultan Süleyman, 1.Ahmet, Avcı Mehmet, 2. Ahmet, 3. Ahmet zamanında saray sürekli tamir görmüş  ve yeni yapılar eklenmiştir. 3. Ahmet'in 1718 yılında İstanbul'a gitmesinden sonra,1768 yılında  3. Mustafa'ya kadar hiçbir padişah Edirne'ye gelmemiş, aradaki bu yarım asırlık  süreç tahribatın başlangıcı olmuştur. 1752'deki büyük deprem ve 1776 yılındaki yangınla tahribat süreci devam etmiştir. 1827'de 2. Mahmut zamanında sarayın bir kısmı tamir edilmiştir. 1829 yılında Edirne'yi işgal eden Ruslar, sarayı bir ordugah olarak kullanmışlar ve büyük zarar vermişlerdir. 1868'de Vali Hurşit  Paşa'yla başlayıp, Hacı İzzet Paşa'nın 1873'teki valiliğine k

EDİRNE MÜZESİ

Resim
  EDİRNE MÜZESİ        Edirne'de ilk Müze, Atatürk'ün emriyle, 1925 yılında Selimiye Camii Dar-ül  Hadis Medresesinde, Dr. Rıfat OSMAN, Arif DAĞDEVİREN ve Necmi İĞE tarafından kurulmuştur. Bu müzeye Arkeoloji Müzesi denilmekle birlikte, müzede değerli etnografik eserler ve mezar taşları da yer almaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu'nun yaklaşık 94 yıl başkentliğini yapan Edirne'de saray, halk sanatlarını etkilemiş ve etnografya açısından zenginlik kazandırmıştır. Bu yüzden ikinci bir müzeye gerek duyulmuştur.             Selimiye Camii avlusu içinde bulunan Dar-üs  Sıbyan Medresesi'nin, Trakya Umumi Müfettişi Kazım DİRİK başkanlığındaki Edirne ve Yöresi Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından restore ettirilmesi sonucu "Etnografya" adı altında ikinci bir bölüm  Edirne'nin kurtuluşunun on üçüncü yılında ( 25 Kasım 1936 ) burada açılmıştır. Bu Müze, Ankara Etnografya Müzesi ve Topkapı Sarayı Müzesi'nden bazı değerli eserlerle takviye edil

Fakıllı Mağarası

Resim
Akçakoca'ya 7 kilometre mesafedeki Fakıllı köyünde bulunan mağara, Sarkıt ve Dikitler bakımından oldukça mükemmel olan 1010 metre uzunluğundaki bölge turizme katkı sağlayacak bir konuma geldi. VİDEO GÖRÜNTÜ AŞAGIDA.. İlgili Aramalar : Fakıllı mağarası , Düzcede nereleri gezmeli

Tatil'in merkezi AKÇAKOCA

Resim
   Akçakoca’da turizm 1948 yılından itibaren başlamıştır. Önceleri Ankara’dan vazife icabı gelen ailelerin tavsiyeleri ile isim yapan deniz, emsalsiz kumlar ve doğanın doyumsuz güzelliğini görmeye gelenler artmış böylelikle Türkiye’de ilk turizm hareketini başlatmış olan Akçakoca o zamandan bu zamana Türk turizmindeki önemli yerini her zaman korumuştur.  Akçakoca konumu, sosyal yapısı, doğal güzellikleri ve turizm yatırımları nedeniyle son yıllarda yoğun bir ilgiye sahip olmaktadır. Yılın dört mevsiminde bir başka güzelliğin hakim olduğu Akçakoca’da gezilip görülecek cezb edici yerler olduğu gibi yapılabilecek birçok aktivitelerde vardır. Ayrıca bölgenin ekonomik ürünü taze fındığı ve fındık mamullerini, bölgeye özel meşhur dağ çileğini ve reçelini, böğürtlenini, nefis kestane balını tadıp satın alabilirsiniz. AKÇAKOCA'DA NERELERİ NASIL GEZEBİLİR,GÖREBİLİR VE  NELER YAPILABİLİR ? Ceneviz Kalesi: Şehir merkezine 3 km. uzaklıda olup eşsiz panaroması, piknik ve mesire al

Lahit

Resim
  Lahit : Konuralp’in batısındaki Tepecik Nekrapolü’nde 1937 yılında bulunmuştur. Eser, Konuralp Müzesi bahçesinde sergilenmektedir. Mermerden yapılan bu eser 1.20 metre yükseklik, 1.22 metre genişlik ve 2.47 metre uzunluğa sahiptir. Lahitin tüm yüzeyinde kabartma boğa başlarıyla birbirlerine bağlanan girlandlar içinde rozet ve insan başları işlenmiştir. Ön yüzde, içinde kitabesi olmayan bir tabula ansata ile altta aslan, kartal, yaban domuzu ve balıkçıl kuşu tasvirleri bulunmaktadır. Lahit M.Ö. 1. yüzyıla tarihlendirilmektedir. İlgili Aramalar: Lahit , Lahit buluntusu  , Lahit nerededir , Lahit nedir ? , Lahit konuralp müzesinde

Antoninus Pius Büstü

Resim
  1991 yılında, Konuralp’in güneyindeki bir tarlada çiftçinin bulduğu büst ,  Roma İmparatoru Antonıus Pius’un (M.S. 138-161) büstüdür. Büst Konuralp Müzesi’nde sergilenmektedir. Düzceye giden ziyaretçilerin mutlaka konuralp müzesini gezmesi gerekir..   İlgili Aramalar: Antoninus Pius Büstü , Düzcede büst , Roma imparatoru Antonus pius büstü ,  Düzcede nereleri gezmeli , Konuralp müzesi

Tyche Heykeli

Resim
1931 yılında Konuralp 'te bulunan eser, İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir. Bereket Tanrıçası Tyche 'yi tasvir eden 2.60 metre boyundaki heykel M.S. 2. yy 'a ait muhteşem bir Roma eseridir. Ayakta tasvir edilmiş olan Tyche, sol elinde çeşitli meyveler bulunan bir bereket boynuzu ve elinde üzüm salkımı olan bir çocuk tutmaktadır. İlgili Aramalar: Tyche Heykeli  nerede ,  Düzcede nereleri gezmeli

Mermer Köprü

Resim
Konuralp’in batısından geçip, Efteni Gölü’ne dökülen Tabak Deresi üzerindeki mermer köprünün bu gün yalnızca 10 m.lik üç kemeri görülebiliyor.   Köprü mimari bir özelliğe de sahip: Beyaz mermer bloklardan ve hiç harç kullanılmadan yapılmış.   Mermer Köprü’nün, 50 yıl önce inşa edilen yeni köprünün yapımına kadar kullanıldığını da biliyoruz.   Mermer Köprü`nün ayakları   Ancak yarısının, ne zaman ve nasıl yıkıldığı konusunda kesin bir bilgi yok. Yarısı yıkılmış olmasına rağmen bugün bile taş yapısı bozulmamış.   Akçakoca yolu üzerinde sürdürülen yol genişletme çalışmaları kapsamında dere üzerine yapımına başlanan ikinci köprünün kazıları sırasında tarihi mermer köprü de çevresi açılarak gözler önüne çıkartılmış. İlgili Aramalar : Mermer köprü , Mermer köprü nerede ,  Düzce köprüleri , Düzcede tarihi yerler , Düzcede nereleri gezmeli

Antık tıyatro(40 basamaklar)

Resim
Konuralp'in etnik zenginligini gösteren en önemli kalintilarindan biri de tiyatrosudur. Halk arasinda 40 Basamaklar olarak da bilinen antik tiyatro, M.S. birinci yüzyila kadar yöreye hakim olan Prusias Kralligi döneminin sanatsal zenginligini gösteren en canli eserler arasindadir. Adi her ne kadar 40 Basamaklar olarak anilsa da, tiyatro ilk zamanlarindan bu güne, sahnesi yikilmis, oturma kademeleri ise yari yariya yok olmus bir eser olarak kalmistir. Tepenin üst kismina yaslanmis olarak duran tiyatro, yari daire seklinde olup, iki ucu kesilmis , oturma kademeleri yari daireden daha kisa bir sekil almistir. Güneye bakan tiyatronun uzunlugu 100 metre, genisligi ise 74 metredir. Beyaz, saglam ve mahalli güzel kalkerli taslardan yapilmistir. Üst kismindaki oturma kademelerinin yarisi iyi korunabilmis durumdadir. Aslan pençeleri ile süslenmis olan oturma kademelerini bölümlere ayiran yedi merdiven bulunuyor. Sahne binasi büyük dikdörtgen seklinde olan tiyatronun, sa

Düzce - Konuralp Müzesi

Resim
Konuralp Müzesi Düzce İli Konuralp Beldesi, antik Roma kenti olan "Prusias Ad Hypium" üzerine kurulmuştur. Antik kente ait eserlerin korunmasını sağlamak ve sergilemek amacıyla 1977 yılında inşaatına başlanan müze binası 1992 yılında tamamlanmıştır. 1993 yılında eser teşhir-tanzimi yapılan Konuralp Müzesi 18.11.1994 tarihinde ziyarete açılmıştır. Konuralp Müzesi'nde 1825 adet arkeolojik 456 adet etnografik ve 3837 adet sikke olmak üzere, toplam 6118 adet eser bulunmaktadır. Söz konusu eserler müze bahçesi, arkeoloji, etnografya ve taş eserler salonları ile sikke bölümünde sergilenmektedir. Müze bahçesinde, tamamı Konuralp'te ele geçirilen ve Roma Dönemine ait mimari parçalar, mezar stelleri, lahit, sütun ve sütun başlıkları bulunmaktadır. "Arkeoloji Salonu"ndaki eserler Neolitik, Eski Tunç, Helenistik ve Roma dönemlerine ait olup; pişmiş toprak, bronz ve cam eserlerin değişik fonksiyon ve türdeki örnekleridir. Aynı salonda Konuralp yakınla

Kurt Köprüsü

Resim
Kurt Köprüsü Samsun Vezirköprü ilçesinde, Kayabaşı Köyü’nde İstavroz Çayı üzerinde bulunan Kurt Köprüsü’nün kitabesi günümüze gelemediğinden banisi ve yapım tarihi bilinmemektedir. Yapı üslubundan XII-XIII. yüzyıllarda Selçuklu döneminde yapıldığı ileri sürülmüşse de köprü üzerindeki Grekçe yazı ve işaretler Bizanslılar tarafından yaptırmış olabileceğin ortaya koymaktadır. Büyük olasılıkla Bizans döneminde yapılan köprüyü Selçuklular onarmıştır. Köprünün iki yakasında da düzenli yolla bulunmamaktadır. Günümüzde de kullanılan köprü kesme taştan 40.00 m. uzunluğunda, 15.00 m yüksekliğindedir. Yuvarlak dört kemerli köprünün ayakları içerisinde üç küçük oda bulunmaktadır.     Kurt Köprüyü en iyi tanıtıcı video ilgili aramalar : Kurt köprü , samsun köprü , Kurt köprü nerede , tarihi köprüler , Samsunda nereleri gezmeli

Haburman (Çermik) Köprüsü

Resim
Haburman (Çermik) Köprüsü Diyarbakır Çermik ilçesi, Haburman Köyü yakınlarında, Diyarbakır-Malatya yolu üzerinde, Sinek Çayı üzerindedir. Köprünün beş satırlık kitabesinden Zübeyde Hatun tarafından 1179’da yaptırıldığı öğrenilmektedir. Zübeyde Hatun Artuklu Necmüddin Albi’nin (1152-1176) kızı olup, bu köprüyü kendi parası ile yaptırmıştır. Köprünün üzerinde ikisi köprünün yapılışı ile ilgili, diğeri de onarımına ait üç kitabe bulunmaktadır. Köprünün yapılışı ile ilgili Artuklu nesih yazısıyla yazılmış olan kitabe, güney ve batıdaki kemerlerin yanındadır: “Bismillahir Rahman ir Rahim . (Haz)a ma tetavva’at bi’amelihi Zübeyde Hatun İbneti El-Emir ül-Ecel, Necmettin Albi ibn Timurtaş hamahal-lah. Fi seneti Hamse ve Seb’ine ve Hamse-mi’e”. 575 (1179) . Köprünün doğu ve güney yüzündeki kitabeler aşındığından okunamamıştır. Köprü değişik zamanlarda onarılmış, son onarımını da Çermik Kaymakamı Hikmet Bey ile Belediye Baş

Malabadi Köprüsü

Resim
Malabadi Köprüsü Malabadi Köprüsü Diyarbakır-Silvan yolu üzerinde, Malabadi denilen yerde, Dicle Nehri’ne karışan Batman çayı üzerindedir. Köprünün üç satırlık kitabesinden Temurtaş ibn İlgazi Bin Artuk tarafından 1147 yılında yaptırıldığını, masraflarının kendisi tarafından ödendiği öğrenilmektedir. Köprü cephesinde bulunan ve son kısmı okunamayan bir başka kitabeden h.648 (1250) yılında Osman isimli bir kişi tarafından yapıldığı öğrenilmektedir. Büyük olasılıkla bu kişi köprüyü yapan veya onaran ustalardan birisidir. Sonraki yıllarda Kurt İsmail Paşa ve Vali Faiz Bey zamanında ve 1930 yılında da karayolları tarafından onarılmıştır. Köprü birbirlerinden farklı uzunlukta ve kırık hatlar şeklinde devam eden üç kısımdan meydana gelmiştir. Bunlardan birincisi yolla birleşir, onu büyük bir kemer izler, sivri kemerli olan bu bölümü yalnızca dolgudan ibaret olan üçüncü bölüm tamamlar. Köprü 165.00 m. uzunluğunda, 7.00 m.

Çayönü Ergani

Resim
    Diyarbakır'ın 65km kuzeybatısında Elazığ karayolu üzerinde Ergani ilçesinde bulunan Çayönü antik kenti cilalı taş devrine yani günümüzden yaklaşık 9000 yıl öncesine dayanmaktadır. Bu yerleşim yerinin ilk yerleşik hayata geçilen yerlerden biri olduğu saptanmıştır. Çayönü İlkel yerleşmesinde çıkartılan öğütme taşları, çakmak taşı, kemikten ve bakırdan yapılan çeşitli aletler Diyarbakır Arkeolojik Müzesi'nde sergilenmektedir Malabadi Köprüsü Silvan ilçesi yakınlarında Batman çayı üzerindedir. Dünyadaki taş köprüler içinde kemeri en geniş olanıdır.  İlgili Aramalar: Çayönü , Çayönü diyarbakır buluntuları , Ergani çauönü , Diyarbakırda Gezilecek yerler , Diyarbakırda nereleri gezmeli , Diyarbakırda Tarihi yerler , Diyarbakır tarihi kent , Diyarbakırda nereler gezilmeli , Diyarbakırda ünlü yerler

Diyarbakır Surları

Resim
Diyarbakır Surları: Çin Seddi'nden sonra en uzun sur olması ile ünlenen Diyarbakır Surları 5.5 km uzunluğunda ve 7-8m yüksekliğindedir.16 kalesi ve 5 çıkış kapısı olan siyah bazalt surlar, kentin en ilgi çekici yeridir. Ortaçağ askeri mimarisinin muhteşem örneğini oluşturan bu surlar yazıtlar ve kabartmalarla dekore edilmiştir. M.Ö. 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından yenilenen surların yapılış tarihi tam olarak bilinmemektedir. İlgili Aramalar:   Diyarbakırda Gezilecek yerler , Diyarbakırda nereleri gezmeli , Diyarbakırda Tarihi yerler , Diyarbakır tarihi kent , Diyarbakırda nereler gezilmeli , Diyarbakırda ünlü yerler , Diyarbakır surları