Kayıtlar

Haziran, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DİDİM MEDUSA KAYA KABARTMASI

Resim
Didim'in en önemli sembollerinden biri olan Medusa ; Mitolojide yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgona' dan biridir. Bu üç kız kardeşten yalnızca yılan saçlı Medusa ölümlüdür ve kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir. Bu sebeple Antik dönemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumak için  Medusa kabartmaları ve resimleri kullanılmıştır.    Medusa' nın hayatı hakkında mitolojide birkaç değişik rivayet bulunmaktadır. Bütün Medusa rivayetlerinde ortak nokta Medusa'nın Perseus tarafından başının kesilerek öldürüldüğü ve Medusa'nın kanından Kanatlı at Pegasos ve Khrysaor doğduğudur. Yukarıdaki resimde bu konu işlenmiştir.     Apollon Tapınağında da Medusa figürleri kullanılmak istenmiştir, ne var ki tapınağın inşaatı bir türlü bitmediği için bir çok Medusa figürü yarım kalmış ve günümüze bu şekilde ulaşmıştır. Yinede en güzel işlenmiş ve  koruna gelmiş Medusa figürlerinden birisi Didim Apollon Tapınağı bahçesinde girişte sağ tarafta

DİDİM AYDIN

Resim
Merkez ilçeye 123 km. uzaklıktadır. Büyük Menderes delta ovasının güneyinde, Altınkum Plajlarına çok yakın antik Didyma kentinin kenarındadır. Tarihi belgelere göre, Atina Kralı Kadros’un oğlu Neleus önderliğindeki bir grup İon tarafından kuruldu. Yöreye sırası ile Selevkoslar, Bergamalılar ve Romalılar hakim oldu. Kent,; Roma imparatorluğu ikiye bölününce Bizansın elinde kaldı. Selçukluların yöreye egemen olmasından sonra XII. Yüzyılda Menteşeoğulları Beyliği sınırları içinde kalan kent, bu beyliğin başkenti oldu. 1415 yılında Osmanlıların hakimiyetine girdi. Mayıs 1990’da ilçe ünvanına kavuşan Didim’de turizme yönelik el sanatları oldukça gelişmiştir. Küçükbaş hayvancılık, tarım, kıyı şeridinde her mevsimde balıkçılık yapılabilmektedir. Didim gerek denizinin, plajlarının güzelliği ve gerekse tarihi zenginlikleri nedeniyle yılın her ayı yerli-yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. 1960’lı yıllarda küçük bir yerleşim merkezi olan ilçe; turizme verilen önemle birli

KUŞADASI AYDIN

Resim
Kuşadası Genel Görünüm Ege Bölgesi'nde, Aydın İline bağlı ilçe olan Kuşadası, doğusunda ve güneyinde Söke İlçesi, batısında Ege Denizi, kuzeyinde de İzmir İli ile çevrilidir. Aydın ilinin batı kesiminde yer alan ilçe topraklarının kuzeydoğusunu Durmuş Dağının batı uzantısı, güneyini ise Dilek Dağı da denilen Samsun Dağı engebelendirir. Aydın Dağlarının batı uzantısı durumundaki Samsun Dağı, ilçenin güneybatısında Dilek Yarımadasını oluşturarak Sisam (Samos) Adasına geçer. Kuşadası'nın güney kesimindeki kıyıların ardından da ovalık bir alan uzanır. Aydın il merkezine 71 km uzaklıkta olup; Yüzölçümü 264 km2'dir. İlçenin 2000 Yılı genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 65765'tir. İlçe ekonomisi turizm ve tarıma dayanmaktadır. Güney kıyıları doğal kumsallarla kaplı oluşundan ötürü buraya turizm yönünden çeşitli yatırımlar yapılmıştır. Tatil Köyleri, oteller, moteller

Gülhane Parkı İstanbul Boğazı manzarası eşliğinde..

Resim
 Gülhane Parkı, İstanbul ilinin Fatih ilçesinde yer alan tarihî bir parktır. Alay Köşkü, Topkapı Sarayı ve Sarayburnu arasında yer alır. Gülhane Parkı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Topkapı Sarayı'nın dış bahçesiydi ve içinde bir koru ve gül bahçelerini barındırırdı. Türk tarihinde demokratikleşmenin ilk somut adımı olan Tanzimat Fermanı, 3 Kasım 1839'da Abdülmecit döneminde Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa tarafından Gülhane Parkı'nda okunmuştur ve bu nedenle Gülhane Hatt-ı Hümayunu da denir. İstanbul şehremini operatör Cemil Paşa (Topuzlu) zamanında düzenlenerek 1912 yılında park haline getirildi ve halka açıldı. Toplam alanı 163 dönüm kadardır. Parkın girişinde sağ tarafta İstanbul şehremini ve belediye başkanlarının büstleri vardır. Parkın ortasından iki yanı ağaçlı yol geçer. Bu yolun sağında ve solunda dinlenme yerleri, çocuk bahçesi bulunmaktadır. Boğaza doğru kıvrılarak inen yokuşun hemen sağında bir Aşık Veysel heykeli, yokuşun sonuna doğru biraz üst kı

Kayseri Kölük Camisi ( Gölük Camisi ve Medresesi)

Resim
 Kölük (Gülük) Camisi (Melikgazi) Kayseri’de Düvenönü semtinde Gülük Mahallesi’nde bulunan Kölük (Gülük) Külliyesi cami ve medreseden meydana gelmiştir Yapı topluluğu XIII Yüzyıl Danişmendli eseri olup, Caminin kuzeydoğusundaki kapısının üzerinde bulunan kitabesinden bu yapıyı Kayseri Ulu Cami’sini onaran Muzaffereddin Mahmud’un kızı Adsız Elti Hatun tarafından 1211 tarihinde onarıldığı öğrenilmektedir Üç satırlık Selçuklu sülüsü ile yazılmış kitabesinin mealen anlamı şöyledir: “Bu binayı, Keyhüsrev’in oğlu, dünya ve dinin şerefi, fetihler sahibi hak dağıtıcısı, müminlerin emirinin ortağı büyük sultan Keyhüsrev’in hakimiyeti zamanında Allah’ın en zayıf kulu, iffetli kadın, Yağbasan oğlu Mahmud’un kızı Adsız Elti Hatun h607 (1210-1211) yılında onarmıştır” Camiyi 1335 depreminden sonra Kölük (Gülük) Şemseddin büyük ölçüde onarmış ve bu yüzden de yapı Onun ismi ile tanınmıştır Cami, dikdörtgen planlı olup içerisindeki sütunlarla beş sahna ayrılmıştır Mihrap önüne rastlayan orta nef kub

Niksar Ulu Camii

Resim
 Tokat ili Niksar ilçesinin doğusunda, Fatih Sultan Mehmet Caddesi’nde bulunan bu cami, Danişmendliler döneminde, Cenebnizâde Hasan Bey tarafından 1165 yılında yaptırılmıştır. Anadolu’daki Ulu Camilerin en eski örneklerinden biridir. Cami kesme taştan kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Kuzey cephesinde girişi bulunmaktadır. Portal tüm cephe boyunca yüksek olup, iki enli bordür ile üç yandan çepeçevre kuşatılmıştır. Bu bordürler ortada daralan sekiz kenarlı zencerekler, ikinci bordürde gamalı haçlar, üçüncü bordürde de altıgen geçmeler halindedir. Giriş kemeri basık yuvarlak olup, üzerindeki kitabe yeri boştur. Bazı kaynaklarda burada olduğu söylenen II. Abdülhamit’in tuğrası günümüze gelememiştir. İbadet mekânı kare kesitli, 24 ayak ile mihraba dik beş sahna ayrılmıştır. Bu sahınlardan ortadaki diğerlerine göre biraz daha yüksek ve geniştir. Mihrabın önü ve orta sahnın kuzeyden itibaren üçüncüsü kubbe ile diğerleri de çapraz tonozla örtülmüştür. İbadet mekânının doğu c

Divriği Külliyesi

Resim
Sivas ilimize 3-3.5 saatlik mesafede de bulunan ve adını demir madenleri ile duyurmuş olan Divriği ilçesi şehre gelenleri zaman tünelinden geçirip geçmişe götürmektedir. İçinde bulunduğumuz çağın çağdaş görünümü ile bağdaşmayan görüntüsü ile geçmişte yaşayan Divriği için zaman sanki hiç geçmemiş. Gerek demir madenleri gerekse Unesco'nun Dünya Kültür Mirası listesine giren ve korumaya alınan Divriği Ulu Camii bölgenin kalkınmasına (turizm açısından) yetecek nitelikte olmasına rağmen on bini aşkın nüfusu ile Divriği ilçesi kurulduğu dönemden bu yana en ufak bir gelişme" göstermemiştir. Divriği Ulu Caminin Diğer Kapısı Yabancı Araştırmacılar tarafından Doğunun ElHamrası adını verdikleri yer  Ulu Caminin İçi Ulu Caminin kapısında bulunan motifler Ön tarafta dönen küçük sütun bulunduğu ön kapı (Divriği Ulu Camii) Mengücüklü sanatı, mimari plan ve süsleme açısından bölgesel unsurlarla Selçuklu geleneğinin sentezidir. Divriği külliyesi

Emir Saltuk Kümbeti-Türbesi

Resim
 Emir Saltuk Kümbeti 12.yy'da Saltuklu Devleti'nin kurucusu adına yapıldı En eski anıt mezardır.  Çifte minâreli medresenin güneyinde bulunan üç kümbetten en büyüğüdür. On ikinci asır sonlarında yapılmış Anadolu’nun en eski kümbetlerindendir. İçinde Saltukoğullarından Emir Saltuk medfundur. İlgili Aramalar: Erzurumda gezilecek yerler, Erzurumda nereleri gezmeli , Erzurumda emir saltuk kümbeti

Mama Hatun Karvansarayı ve Kümbeti

Resim
Mama Hatun Türbesi Saltuklu dönemine ait olan türbenin, 1192 yılında ölen Saltuklu Erzurum sa¬hibesi Mama Hatun için yaptırılmıştır. Mimarı Ahlatlı Ebul-nema bin Mufad¬dalü'1-Ahval'dır. Türbe, dairesel planlı mimari özelliği ile Anadolu türbe mimarisi içindeki tek özgün eser olarak dikkat çeker. Türbe kapısı üzerinde bulu¬nan 5 kitabenin dördünde kurandan alı¬nan ayet, Hazreti Muhammed ile 4 Hali¬fenin adları, birinde ise mimarın adı ya¬zılıdır. Ortadaki sivri külahlı kümbet, kimi ayrılıkları dışında, genel çizgileriy¬le Ahlat kümbetlerini andırmaktadır. Sarımsı kesme kireç taşından inşa edi¬len yapı, iki bölümden oluşur. Ortadaki kümbet ve çevresinde 2.50 m kalınlığın¬da dairesel duvarla çevrilmiştir. Çevre duvarı, içten 11 nişlidir. Bu nişlere Mama Hatun'un yakınlarının sandukaları yerleştirilmiştir. T.Erdoğan Şahin'e göre, Evliya Çelebi'nin gördüğü orijinal süslemeli mermer sandukanın yerine, günümüzde geç dönemlere ait sembolik bir sanduka bu

Tepsi Minare ( Saat Kulesi )

Resim
  Tepsi Minare (Saat Kulesi): Tepsi Minare, şerefe altındaki kitabeye göre Saltuklu emirlerinden Muzaffer Gazi tarafından 1124-1132 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Minare; sur duvarları hizasına kadar iki renkli kesme taşla örülü, kaide üzerinde tuğla örülü silindirik gövdeye sahiptir. Gövdenin üst bölümünde geometrik bezeme bulunmaktadır. Şerefeden sonrası yıkılmıştır. Bu bölüme 19.yy'da barok tarzda ahşap malzeme ile şerefe eklentisi yapılmış ve içine saat yerleştirilmiştir. Tepsi Minare, Karahanlı ve Büyük Selçuklu döneminde yapılan minare geleneğinin Anadolu'daki en eski temsilcisidir.  Yeri: Erzurum iç kalede yaklaşık 2000 m rakımda yer almaktadır.Diger bir adı da saat kulesidir.Diğer bir özelliğiyse savaş zamanında gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır.Saat Minarenin şerefe kısmının altında yer almaktadır. İlgili Aramalar: Erzurumda tarihi yerler , Erzurumda nereleri GEzmeli,  Erzurumda gezilecek yerler , Erzurumda ne yapıır , saltuklu dönemi mimari eserleri

Yağıbasan Medrese (Türkiyede açılan ilk medrese )

Resim
 Nizameddin Yağıbasan tarafından 1157–1158 yılları arasında yaptırılmıştır.Tokat Niksar Kalesi'nde yaptırılan ve tıp eğitimi verilen Yağıbasan Medresesi, Anadolu'nun ilk medresesi olarak biliniyor. Giriş kapısı üzerindeki kitabede aşağıdaki ifade yer almaktadır: “Bu mübarek bina, el melik el âlem, el adil ebu-l Muzaffer Yağıbasan bin Melik Gazi bin Melik Danişment’in emri ile 552 (Hicri) senesinde yapılmıştır.” 2010 Yılında Restore edilerek günümüzde bir kultur varlığı olarak korunmaktatır.. Niksar Kalesi, Yağıbasan Medresesi ve Yağıbasan Türbesi İlgili Aramalar:  Türkiyede Açılan ilk medrese , İlk medrese nerede açıldı , Tokatta medrese , danişmendlilerin kurduğu medrese , Niksar yağıbasan medresesi , Tokat yağıbasan medrese

Hıdırlık Köprüsü

Resim
Batıda Amasya ve Turhal’dan gelen yolları doğuya, Karadeniz’den gelen yolları da Orta Anadolu’ya bağlayan bir kavşak olan 700 yaşındaki Hıdırlık Köprüsü 5 gözlüdür. 151 m. uzunluğunda, 7 m. genişliğindeki köprü kesme taşla yapılmıştır. Bu Selçuklu eseri, yazıtlarıyla da dönemin bir olayını aydınlatmaktadır. Eskiden üzerinde mermer bir küre bulunan kitabede,  II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in üç yıl boyunca çatışmış üç oğlu, İzzeddin, Rukneddin ve Alaeddin’in isimleri birlikte yazılmıştır. Zamanın bilginleri çatışan üç kardeşi bir eserle barıştırmayı amaçlamış, bunu da başarmıştır. Köprünün yanındaki Hıdırlık çayırı yüzyıllardır Tokat’ın mesiresidir. Buraya, “Kümsük Sultan Tekkesi Mesiresi” diyen Evliya Çelebi, şöyle devam eder: “Cümle halk, haneleri ve yakınlarıyla gelip sefa eder.” Köprünün yanında yer alan ve bakımsızlıktan hayli yıpranmış olan türbe, içindeki kazıma tekniği ile yapılmış bezemelerle hem geçmiş çağlara, hem de Anadolu tarikatlar tarihine ilişki

Tokat Gökmedrese

Resim
Tokat Meydan Mahallesi’nde, Gazi Osman Paşa Bulvarı’nda bulunan Gök Medrese’nin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Yapım tarihi tartışmalı olan medresenin kitabesi günümüze gelememesine rağmen Selçuklu veziri Muinüddin Pervane tarafından 1270’ten sonra yaptırıldığı sanılmaktadır. Medrese Selçuklu mimarisinin en tanınmış eserlerinden biri olup, ismini çinilerinin firuze renginden almıştır. Muinüddin Pervane’nin ölümünden sonra medreseyi İlhanlılar, Ertena Beyliği ve Osmanlılar kullanmışlardır. Osmanlı döneminde Bimarhane (Aşevi) olarak kullanıldığına da kaynaklarda rastlanmaktadır. Bazı kaynaklarda ismine Pervane Medresesi, Kırkkızlar Medresesi, Darüşşifa ve Bimarhane Tekkesi de denilmektedir. Evliya Çelebi bu medreseden şöyle söz etmiştir: “Gök Medrese eski sultanlar yapısı olup, sağlam, kâgir, yapısı güzel bir medresedir. Fakat Vani adlı birisi şeyh zümresinden geçinip bu ilim yeri eski medreseyi padişah emriyle tekke yapmıştır.” XIII. yüzyıl Selçuklu medreseleri plan düzenind

Yahyalı KAPUZBAŞI ŞELALESİ + VİDEO

Resim
 Dünyanın en yüksek ikinci şelalesi durumunda olan Kapuzbaşı şelalesi, görenleri adeta büyülemektedir. İrtifa akışı itibari ile Uganda'da bulunan Victoria çağlayanı (100 mt.) hariç, ABD'de bulunan Niagara'dan 55 m., Finlandiya'da bulunan İmatra'dan 25 m., Erzurum'daki Tortum'dan 50 m., Antalya'daki Düdenden 25 m. ve Manavgat'tan 5. m. daha büyük olan Kapuz başı şelalesinin aktığı yerin rakımı ise 700 m. dir. Aladağ'ın zirvesinde bulunan kar ve buzullardan beslenmekte ve yeşilköye 3 km. uzaklıkta olup, ziyaretçilerini yazın sıcaklığında buz gibi çağlayan sularının serinliği ile karşılamaktadır. Zamantı ırmağının iki yanında ve ırmağın üzerini kapatan tabii bir köprünün baş kısmında yer alan biri 20 m. diğeri 10 m., yükselikte iki şelale vardır. Yine Kapuz Başı Köyü yakınında tepenin doğu ve güneyindeki derin vadi yamaçlarından irili ufak

Ballıca Mağarası

Resim
Doğanın gizemli gücünün en büyük örneği olan Ballıca Mağarası, Pazar ilçesinden Akdağ’ ın doruğuna kıvrım kıvrım uzanan yolun 8.km’ sinde yer almaktadır.680 metre boyu, 94 metre yüksekliği, mağara içindeki sarkıt, dikit, sütun, duvar ve örgü damlataşları, Mağara gülleri ve iğneleri, damlataş havuzları ve soğan sarkıtlarıyla dünyanın oluşum yönünden en zengin ve ve en güzel mağaralarından biri kabul edilen Ballıca Mağarası, gezenlerini büyülemektedir.Hele mağaranın ziyarete kapalı yerlerinin gezilen yerlerinden daha fazla olduğunu görenlerin şaşkınlığı bir inanılmazlığın ifadesi olmaktadır.Yaz kış mağara içerisindeki sıcaklığın 18-19 derece olması da insanı hayrete düşüren bir başka olaydır.1080 metre rakım yükseklikteki mağara girişi yanında Valiliğimizce yaptırılan tamamen doğayla uyum içerisindeki ahşap kafeterya ve dinlenme tesislerinde yayık ayranla çökelekli yemek mutluluğun ta kendisidir.  Samanyolu Tv Maceracı Programından Tokat videosu ve içinde ballıca mağarası görünt

İzmir Klaros ( denizpınarı ) MESİRE YERİ

Resim
Sevdiklerinizle , güzel bir hafta sonunda pikniğe izmirde ne dersiniz .. İzmir Klarosda doyasıya eğlenebilir piknik yapabilirsiniz. İzmir Ahmetbeyli İlçesinde bulunan, gizli güçlere sahip kahinleri ile dünyaca ünlü Apollon Tapınağından adını almış olan Claros-Klaros kumsalı, güzel denizi ve piknik yapmak için de düzenlenmiş sahili ile ziyaretçilerini bekliyor. Gün boyu Claros-Klaros sahilinde denize girebilir, piknik yapabilir ve sevdiklerinizle keyifli zaman geçirebilirsiniz.“Claros-Klaros“  diğer bir adıyla Denizpınarı, İzmir ilinde haftasonu piknik yapmak için ideal bir yer. İzmirdeki bu büyüleyici piknik alanı Claros’da wc, market, mangal, çardak,  ihtiyaçları mevcut. İlgili Aramalar: İzmirde mesire alanları , İzmirde gezilecek yerler , İzmirde Piknik alanları , İzmir klaros , İzmir denizpınarı nerede , İzmirde nerede piknik yapılır

İzmir Gölcük Piknik Alanı

Resim
Ödemiş ilçesinin Gölcük yaylasında 4 hektarlık alanda kurulu piknik yeri panoramik göl manzarasına sahiptir. Günlük ziyaretçi kapasitesi 200 kişidir. Çevresinde tabiat anıtı ağaçlar vardır. Bunlardan kestane ağaçlarının altında Osmanlı şehzadelerinin ders çalıştığı rivayet edilir. WC ve piknik üniteleri vardır.    İlgili Aramalar: izmir gölcül piknik alanı , izmir gölcük , Piknik alanları izmirde

Özdere-Kalemlik Piknik Alanı

Resim
 Seferihisar - Selçuk yolu üzerinde, Özdere'ye 2, Gümüldür'e ise 5 kilometre uzaklıktadır. 40 hektarlık alanda kurulu dinlenme yerinde çadır yeri, 300 kişilik modern bir  restoran ve kır gazinosu, kafeterya, piknik masaları, çeşme, wc ve otopark bulunmaktadır. İzmir Otogarı'ndan ve Üçkuyular Terminali'nden kalkan otobüslerle ulaşabilirsiniz. İlgili Aramalar: İzmirde piknik alanı , izmir piknik , İzmir özdere Piknik , İzmir Kalemlik Piknik Alanı , İzmir mesire alanları

Frig Vadisi + Video

Resim
Kütahya, Afyonkarahisar, Eskişehir üçgeninde, ‘‘phrygia Epiktetus’’(Küçük Frigya) dağlık yerleşimi olarak tanımlanan bölge, bugün ‘‘Frig Vadisi’’ adıyla anılmaktadır. İl sınırları içerisinde, merkeze 7 km uzaklıktaki Yeni Bosna köyünden başlayıp, Kütahya’ ya 54 km uzaklıktaki Ovacık köyüne kadar, ilin doğusu boyunca uzanan alan; Sabuncupınar, Söğüt, İnli, Sökmen, Fındık ve İncik mağaralarının bulunduğu kuzey bölüm ile daha güneydeki Ovacık köyü, İnlice Mahallesi ve çevresini kapsar.         Kütahya’ nın doğusunda eski bir yanardağ olan Türkmen dağının tüfleriyle örtülü olan Frig yaylaları; M.Ö. 900-600 yılları arasında Frigler tarafından iskan edilmiştir. Volkan tüfünün kolay işlenebilir bir kayaç olması Figlerin bunları oyma ve yontma yoluyla çeşitli amaçlarla kullanmalarını sağlamıştır. O dönemden ana tanrıça Kybele’ ye adanmış açık hava tapınakları, sunaklar ve kaya mezarları ile savunma ve barınma amaçlı pek çok yapı günümüze ulaşmıştır. Daha sonra Roma ve Bizans