Datça Ören Yerleri | Knidos| Dionysos Tapınağı

 KNİDOS

"Uzaklardan fırlatılmış bir kargının denize yarı batmış ucu." (Antik Çağ yazarlarının birleştikleri Knidos tasviri)

Doğal çevrenin en iyi korunduğu tatil merkezlerinden olan Datça Yarımadası’nın en ucunda bulunan antik Knidos Kenti, bulunduğu yarımada ile uyumlu olarak çevresi de bozulmamış doğa ile çevrili bir ören yeri. Sonrası Helen kültürü ile yoğrulmuş. Kökeni ise Dorlar’a dayanıyor. Ana karadan denize doğru birkaç kilometrelik bir genişlikte uzanıp giden yarımada aynı zamanda Ege Denizi ile Akdeniz’i ayırıyor. Knidos Antik Kenti de bu iki denizin yarımay gibi iki koyuna hakim etkileyici manzarayı seyredecek şekilde yerleşmiş. Bu iki koyun oluşturduğu iki doğal limanın Knidos’un gelişmesine, zenginleşmesine önemli katkısı olmuş.  Antik Çağ coğrafyacısı Strabon Knidosluların iki limanı bir kanalla birbirine bağladıklarını yazıyor. Kuzeydeki savaş, güneydeki ise ticaret gemileri için kullanılıyordu. Ticaret gemilerinin demirlediği güney limanı günümüzde yatlar tarafından kullanılıyor.


    Perslerin Anadolu’yu istilası ve Knidosluların ada olma çabası

Pers istilası Anadolu’da büyük bir hızla yayılıyor ve direnen kentler bir süre sonra düşüyordu. Knidoslular yaklaşan tehlikeye karşı önlem almayı düşündüler. Yarımadanın en dar yeri olan bugünkü adıyla Balıkaşıran yöresindeki Bencik kıstağını kazarak topraklarını "ada yapmak" istediler. Ama başaramayıp vazgeçmek zorunda kaldılar.

Knidos’un hayata dönüşü...

İlk sistemli kazılar 1857-1859 yılları arasında Londra British Müzesi adına Bodrum’da çalışan Sir Charles Newton’un ilgisi ile başladı. O dönemlerde Osmanlı’nın ilgisizliğinin de katkısı ile buluntular Londra’ya taşındı.
1967 Yılına gelindiğinde Amerikalı arkeolog Iris C. Love başkanlığında kapsamlı kazılara başlandı. Kentin batı kısmındaki teraslar, Yuvarlak Tapınak, Apollon Altarı ile Hellenistik Villa ve konut alanı açıldı. Ancak Bayan Love ve ekibinin eserleri ortaya çıkarmak değil Çıplak Afrodit’i bulmak amacıyla sondaj kazıları yaparak ören yerini tahrip ettiği iddiaları ortaya atıldı. 1977 yılında da devlet kazı iznini iptal etti.

Çıplak Tanrıça Afrodit (Aphrodite)

İ.Ö. 4. yy’ın ünlü heykeltraşı Praxiteles’e Kos Adası’ndan bir Tanrıça Afrodit heykeli siparişi gelir. Praxiteles Koslulara iki heykel sunar. Bunlardan birisi tanrıçayı bütünüyle çıplak olarak göstermektedir. Koslular bu heykeli almak istemediler, klasik bir Afrodit heykeli aldılar. Çıplak heykele ise  Knidoslular talip oldular ve parasını ödeyip satın aldılar. Her yerden görülebilecek şekilde tapınağa yerleştirdiler. Limana yanaşan gemiler bile görebiliyordu göz kamaştırıcı tanrıçayı.
      Knidoslular dönemin deniz ulaşımına göre çok elverişli bir yerde oturuyorlardı. Liman kenti olmanın gelirinden de yararlanıyorlardı. Denizciler ihtiyaç veya zorunluluktan verdikleri molalarda Knidos’dan ihtiyaçlarını sağlıyor ve bol para bırakıyorlardı. Çıplak Afrodit bu liman kentine uygun düştü. Ünü denizciler tarafından yakın uzak bütün limanlara taşındı. Knidos "Aşk kenti" olarak daha da ünlendi. Afrodit bir tanrıça olarak tapınılmanın yanında bu aşkın da sembolü haline geldi. Knidos onunla aşk ve zenginlik kenti oldu. Yazılı kaynaklarda erotik tasvirler taşıyan anı eşyaları satıldığı da kaydediliyor. Bu eşyalardan bazıları günümüze de ulaştı. Müzelerde yerini aldı.

    Knidos Öreni’ni gezelim

1987-2007 yılları arasında Konya Selçuk Üniversitesi’nden Ramazan Özgan başkanlığında Türk ekibi kazılar yaptı. 1996’da Dionysos terasındaki Stoa’yı açmaya başlayan ekip bilimsel yöntemlerle Knidos’u günışığına çıkarmaya çalıştı.

    Kent Surları 

Surlar batıdaki askeri limandan başlayıp terasların üzerinden Akropol’ün yukarısına kadar uzanıyor. Buradan Demeter Kutsal Alanı’nın doğusundan aşağıya doğru dönüp ticari limanın savunma sistemine bağlanıyor. Surların tamamı dört km’yi buluyor. Surlar öndeki Kap Krio Yarımadası’nın (Deveboynu) kuzey yönünü de koruyor. Güney yönü denize çok dik bir yar olarak indiği, dolayısı ile güvenli olduğu için bu tarafta sur yapılmasına gerek görülmemiş.

Dionysos Tapınağı veya C Kilisesi 

Tapınak, tiyatronun batısında ve limana yakın. Dionysos Tapınağı üzerine kentin hristiyanlaşması döneminde kilise yapılmış.

    Stoa 

Osmanlı’da "revak", günümüzde ise "sundurma" sözcüğü ile kaşılanabilir. 100 metreden daha uzun görkemli bir alan. 5 x 3.80 metre boyutlarındaki küçük bölmeler güneye, meydan tarafına bakıyor. Kullanılan malzemeden dolayı önemli ölçüde yıpranmış olsa da bazı kısımlarda duvar yüksekliği üç metreye kadar ayakta kalabilmiş. Stoa’nın Knidos’un ünlü mimarı Sostratos’un eseri olduğu sanılıyor.

    Küçük Tiyatro

 Seyirci kapasitesi 5000 olan tiyatro Helenistik geleneğe uygun bir yapı. Sahne binası (skene) ayakta kalamamış. Oturma sıraları ise büyük ölçüde ayakta.

    Dor Tapınağı (Pembe Tapınak)

Apollon Tapınağı’na giden yolun ortalarında yer alan Dor Tapınağı’nın alt yapısında gri-pembe kireç taşı kullanıldığı için Pembe Tapınak diye de adlandırılmış.

Apollon Karneios Kutsal Alanı

 İstinad (dayanak) duvarları ile korunmuş olan terasın kuzey yönünde en önemli yapı olan Tapınak ve Altar’ı bulunuyor.

    Yuvarlak Tapınak 

Kentin en önemli yapısı diyebileceğimiz Yuvarlak Tapınak’ın mavi mermerden kesilmiş bloklarının büyük kısmı orijinal yerlerinde duruyor. Tapınağın çapı 17 metre. Bu tapınak, Amerikalı arkeolog Iris C. Love tarafından Afrodit Tapınağı olarak adlandırılmış.

    Demeter Kutsal Alanı

Bereket (hasat ve tahıl) tanrıçası Demeter’in kutsal alanı Akropol’ün altındaki bir kaya terasının üzerinde. Asıl kutsal alan ise bunun altında 75 x 40 metrelik büyük terastaydı.

Kap Krio (Deve Boynu)

Kentin ön tarafındaki yarımada İ.Ö. 1. yy’da iki liman yaratmak için karaya bağlanıncaya kadar adaydı. Coğrafyacı Strabon burada ana karada olduğu gibi yerleşim olduğunu yazıyor.

    Nekropol (Mezarlık) Alanları

Kentin doğu yönünde antik dünyanın en geniş mezarlıklarından biri olarak tanımlanan nekropol alanı bulunuyor. Knidos örenine giderken yolun iki yanında yüzlerce mezar ve nekropolün duvarları görülüyor.

    Datça Knidosa Nasıl Gidilir?

Ören yerine karadan veya denizden gidilebiliyor. Kara yolu badem bahçeleri, zeytinlikler arasında uzanıyor. Ören yerine yaklaşıldığında ise Nekropol (mezarlık) alanı içinden geçiliyor. Yolda gördüğümüz taşlar antik duvarlara ait. Yedi km. kadar süren bu kısımda farklı türlerde mezar yapısı yolun her iki yanında görülüyor.
Yakın zamanlara kadar epeyce zorlu olan yol, 2004-2005 yıllarında düzeltildi ve asfaltlandı. Deniz keyfi ile yolculuğu birleştirmek isteyenler  Datça’dan ören yerine yolcu taşıyan tekneleri tercih edebilirler. Dönüş aynı tekneyle yapılıyor. Denizden gidildiğinde yarımadanın özelliği olan girintili çıkıntılı sahil, irili ufaklı koylar ve kumsallar görülüyor.

Bilim ve sanatın yurdu Knidos
Kent bilimde, sanatta ve felsefede parlak başarılar sağlamış çok sayıda insanın yurduydu. Ünlü matematikçi, astronom ve filozof Eudoksos, dönemin en önemli heykeltıraşları Faroslu Skopas ile Bryaksis, Zenedotos, İskenderiye Feneri'nin mimarı Sostratos; Pers kralını amansız bir hastalıktan kurtaran hekim Ktesias Knidos'ta yetişmiş bilim ve sanat insanlarından bazılarıydı.

    ESKİ KNİDOS/BURGAZ

Burgaz Ören Yeri, Datça ilçe merkezinin 2 km. kuzeydoğusunda, yerleşim arasında ve kısmen de ekilir alanda kalmış. Buradaki antik kalıntıların Knidos’un ilk kuruluşuna ait olduğu düşünülüyor.
İlk kez Bean ve Cook tarafindan bilim dünyasına tanıtılan Burgaz Ören Yeri'nde kazı çalışmaları 1993 yılından itibaren Prof.Dr.Numan Tuna tarafindan yürütülüyor. Yaklaşık 1400x400 metrelik bir alanı kaplayan ören yeri deniz kıyısı boyunca uzanıyor. Helenistik Çağ öncesi buluntular çıkarılan önemli bir merkez. Kent sur duvarları ile çevrelenmiş. Bu alanın güneybatısındaki sığ sularda kule ve deniz surları kalıntıları görülebiliyor.  İ.Ö. 4. yüzyıla tarihlenen iki limanın kalıntıları da günümüzde deniz kıyısında izlenebiliyor. Kazılarda İ.Ö. 8. yy’a tarihlenen antik yerleşim katları ortaya çıkarıldı. Kazı çalışmaları ile Burgaz yerleşiminin geometrik dönemden itibaren var olduğu, İ.Ö. 330’lardan önce  terk edilerek öneminin azaldığı, ancak deniz kıyısındaki depolama ve liman yükleme işlerinin, daha iç kısımlarda ise tarıma dayalı bir yaşamın ve buna bağlı dağınık bir yerleşmenin sürdüğü, ayrıca nekropolün kullanımına da devam edildiği anlaşılıyor.

   SARI LİMAN KALINTILARI

Knidos’un ilk kurulduğu yer olan Burgaz yerleşimi dönemine ait. Kalıntılar 1998 yılından sonra T.C. Kültür Bakanlığı adına, Orta Doğu Teknik Üniversitesi tarafından Alman Bilimsel Araştırma Kurumu işbirliği ve Gerda-Henkel Vakfı’nın katkılarıyla kazıldı. Prof.Dr. Numan Tuna’ya göre, antik dönemin ünlü tarihçisi Heredot’un eserinde sözünü ettiği 6 Dor şehir birliğinin toplanarak Apollon adına yarışmalar düzenledikleri yer burasıydı ve yarışmada birinci gelenlere verilen ödüllerin konulduğu Apollon Tapınağı burada bulunuyor.

İlgili Aramalar: Datçada gezilecek yerler, Muğlada gezilecek yerler, muğla tatili, muğlara nereyi gezmeli, muğla tarihi yerler, datça tarihi yerler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çarşamba Yeşilırmak Doğal Yaşam Parkı

Konya Hadim Yerköprü Şelalesi

Sakarya Beş Köprü Justinyen Köprüsü